Müzik Çalar

29 Mart 2014 Cumartesi

"Yaşadığım bu hayat benim seçimim." -Yabana Doğru

İşte bu kitap benim gerçekten ruhum. Beni tamami ile yansıtan kitap...
İnsanlar neden doğada yaşamanın mükemmelliğini, o muhteşem macerasını, anlamlılığını anlamak istemez ki?
Doğanın o tehlikeli yaşam şekli, çabalayarak hayatta kalma uğraşları, her gün güneşi ve ayı-yıldızları selamlamak...
Yeni endüstri ve teknoloji nesli-toplumu güvenli ve kolay yaşamın cazibesinden vazgeçemeyerek, bunların kölesi olmuştur. Oysaki doğa tüm hayvanların olduğu kadar insanlarında evidir.
Ortalama 20-25 yıl içerisinde doğa diye bir şey kalmayacak, ve şuan sanki dünyada sadece kendi "insan" ırkının yaşadığını sanan, diğer canlılara hiç değer vermeden doğayı yok eden insanlar büyük bir hata yaptığının farkına varacaklar.

Neyse gelelim kitabımıza. Varlıklı bir aileden gelen Christopher Johnson McCandless(lakabı Alexander Süperberduş), 23 yaşında üniversiteyi bitirdikten sonra bankasındaki yirmi beş bin doları bir hayır kurumuna bağışlayıp, arabasını çölün ortasında bırakıp, paralarını yakıp sahip olduğu çoğu şeyden kurtuldu. Çok uzun süredir hayali olan Alaska'ya gitti. Bu gidişin içinde hem macera ruhu, doğa sevgisi, özgürlük ruhu; hem de toplumun getirmiş olduğu "saçmalıktan ibaret olan" yükümlülüklerden kaçma ve güçlenme arzusu vardı. Tabi Alaskaya gitmeden önce Amerikanın pek çok yerini otostop ile ya da yürüyerek gezdi ve pek çok işte çalıştı. Yeni insanlar tanıdı ve tanıdığı herkes Süperberduşu çok sevdi.
Ne yazık ki Alaskaya gittikten yaklaşık 4 ay sonra evi olan minibüsünde ölü olarak bulundu. Yanlış bitkiyi yedi ama bunun farkına vardığında çok geçti. Geri dönmesi için nehir fazla hızlıydı...

Aslında insanlara doğada yaşamanın mükemmelliğini ve Süperberduşu anlattığınız zaman size:" Bak işte yaşayamamış doğada, demek ki olmuyormuş" diyebilirler. Alexander gerçekten çok küçük bir dikkatsizlik sonucu zehirli bitkiyi yedi. Okuduğu bitkiler kitabında, eksik okuma yaptığı için birbirine çok benzeyen iki bitkiyi ayırt edemedi. Ki, buna karşın Alexander "istediği hayatı" yaşadı. Toplumsal baskılardan kurtuldu ve mutlu şekilde öldü. Ailesi dahil herkesi geride bıraktı. Cesaretin ve özgürlüğün doruk noktası... Onun yaptığının aynısını( bitkileri karıştırmak değil tabi) bende Orta Asya da, Sibirya ve bozkırların geçiş bölgesi olan topraklarda yapacağım.. Kesinlikle bunun için yaşıyorum ve ne olursa olsun yapacağım...


Kitap hakkında söylenecek çok şey var. Ayrıca sadece Alexander'dan değil, onun gibi başka Berduşlardan da bahsedilmiş. Kitabın beğenmediğim tek yeri biraz karışık olmuş. Alexander'ı tanıyanlar ile sorgulama bölümleri ve Alexander'ın kendi yazdıkları yaşadıkları çok karışık verilmiş. O yönden biraz sıkılabilirsiniz. Ama Alexander'ın kafa yapısını ve yazdıklarını yaşadıklarını anlamak için oldukça yeterli... Kısacası, varsa eğer doğaya karşı ufacık bir sempatiniz, okuyun okutturun...

"Beklediğim, hayatın durgun akışı değil, hareketti. Coşku, tehlike, duygulanmak için hareket istiyordum. Durgun yaşantımızda harcanmayan enerji fazlalığı vardı içimde" (Alexander'ın "Aile Mutluluğu"(Leo Tolstoy) adlı kitabı okurken altını çizdiği satırlar.)

"Bana yeni bir araba almaya çalıştıklarına inanamıyorum ya da okul masraflarımı gerçekten karşılayabileceklerini düşünmelerine; o da hukuk fakültesine gideceksem eğer. Onlara belki milyon kez zaten dünyadaki en iyi arabaya sahip olduğumu söyledim. Miami'den Alaska'ya tüm kıtayı katettiğim binlerce kilometer boyunca bana tek bir sorun çıkarmamış, asla bir başkasıyla değiştirmeyeceğim ve cidden bağlılık duyduğum bir araba. Gene de söylediğim bunca şeydi duymazdan gelip, bana alacakları yeni arabayı kabul edeceğimi düşünüyorlar! Gelecekte onlardan herhangi bir hediye kabul etmek konusunda çok ama çok dikkatli olmalıyım çünkü saygımı bu yolla satın alabileceklerini sanıyorlar."

"Hiçbir insani, yoldan çıkma pahasına tabi olmadı, Sonuç, belki fiziksel bir zayıflık olabilir, ama daha yüksek prensiplere uyan bir yaşamdan kimse pişmanlık duyduğunu söyleyemez. Eğer gündüzü ve geceyi neşeyle selamlıyorsan, hayat çiçekler ve hoş kokulu bitkiler gibi güzel kokular saçıyorsa, daha esnek, yıldızlı ve ölümsüzse - işte o zaman başardın demektir. Doğa, bütünüyle sana yapılmış kutlamadır, anbean kendini kutsamış olursun. En büyük kazançlar ve değerler en az takdir edilenlerdir. Çabucak unutulurlar. En yüksek gerçek onlardır. Belki de, en şaşırtıcı ve gerçek şeyler bir insandan diğerine aktarılamaz. Günlük yaşantının gerçek ürünü, gündüzün ve akşamın çizgileri gibi tarif edilemez ve elle tutulup gözle görülmezdir. Yıldızlardan  yakalanan toz zerreleri, gökkuşağının sıkıca kavradığım bir parçasıdır." (Alexander'ın "Walden" (Henry David Thoreau) kitabından altını çizdiği satırlar.)





(Alaskada iken yaşadığı evi.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder